5 Çay Sohbeti: Genç girişimci arkadaşım Melis Okan

İşe kendi iPad kılıfını tasarlayarak başlayan, daha sonra kendi markasını yaratan genç girişimci arkadaşım Melis ile bugün San Francisco’da buluştuk. Melis’in tasarımları İstanbul’da ve San Francisco’da zincir mağaza ve butiklerde satılmaya başlandı.

Arkadaşımın girişimcilik hikayesini sizlerle de paylaşmak istedim. Bu yüzden kendisiyle 5 Çayı sohbeti (bu sefer sanal olmadı) gerçekleştirdik.

Merhaba Meliscim,

Merhaba Reyhancım, teşekkür ederim beni davet ettiğin için. Seninle konuşmak büyük zevk.

Ben teşekkür ederim geldiğin için. :)

Biraz kendinden bahseder misin?

İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Liseyi Saint Michel Fransız Lisesi’nde tamamladıktan sonra üniversitede Boğaziçi Üniversitesi’nin Binghamton University, NY ile ortak yürüttüğü Küreselleşme ve Uluslararası ilişkiler bölümüne girdim. Böylelikle üniversitenin 2. ve 4. senelerini yani 2 yılını Amerika’da geçirmiş oldum, Amerika’yla alakam böylelikle başladı. Okulu New York’da bitirdikten sonra 1 sene, okuldayken hayal ettiğim gibi non-profit sektöründe çalıştım, ve bu sürenin sonunda hayal ettiğim kariyerin bu olmadığını anlayarak ailemle çalışmak üzere İstanbul’a döndüm. Fakat her zaman aklımın bir köşesinde Amerika ile ilgili bir iş yapmak vardı. Ailemle birlikte 1 sene çalıştıktan sonra 2010 yılında tekrar Amerika’ya, bu kez California’ya geldim. Ve San Francisco’da, İstanbul’da hazırlık aşamasından geçmiş olduğum Klick the case üzerinde çalışmaya başladım.

Farklı bir konuda eğitim ve iş hayatın olmuş. Peki iPad kılıfı tasarlamak nereden çıktı?

Evet, siyaset bilimi okuduktan sonra tasarım ve tekstille uğraşmak çok alakalı olmadı. Ancak ailem dolayısıyla bu konular ile her zaman çok içiçeydim. Bir de idealist olduğum konuları üniversitede okumak hoşuma gidiyor olsa da, meslek olarak daha eğlenceli, daha girişimci birşeyler yapmayı hayal ettim. Arada çok kısa bir de profesyonel mutfak maceram var mesela.=)

Laptop ve iPad kılıfı tasarlamak ise ihtiyaç duyduğum kılıfı kendim için dikmekle başladı. Daha sonra bu fikri geliştirdim ve bir marka haline getirmeyi düşündüm. Ailemle çocuk tekstili üzerine çalışmaya başladığım sırada edindiğim tecrübe Klick the case için çok önemli oldu tabi ki. Pamuklu kumaştan rengarenk ve her biri değişik desende çantalar tasarlamak burada aklıma geldi. Çıkış noktası ise su: bilgisayarımız ve şimdilerde çok daha kolay taşınabilir olduğu için iPad gibi tabletler hayatımızın çok büyük bir yerini kaplıyor. Neredeyse birbirinin aynısı aletleri hepimiz birbirinden farklı amaçlarla kullanıyoruz, farklı şeyler yapıyoruz. Öyleyse neden kişiliğimizi ve tarzımızı yansıtmak için onları koruyan kılıfları kullanmayalım diye düşündüm. Aynı şeyi kendimize kıyafetlerimizle yapıyoruz, giysilerimizle kendimizi ifade ediyoruz. Klick the case’in çantaları ise bilgisayarlarımızın giysileri diyelim.

Kılıflar nasıl ve nerede üretiliyor? Malzeme konusunda bir seçiciligin var mı?

Kılıflar İstanbul’da ailemin sahip olduğu tekstil atölyesinde dikiliyor. Klick the case’in temeli eğlenceli ve farklı tasarımları çevreye ve insana saygılı bir şekilde üretebilmesi. Yani kişiselleştirilmiş tasarımları müşterimize sunarken, bunu dünyaya zarar vermeden ve insan emeğini sömürmeden yapmayı ilke edindik. Çünkü beni Klick’i yaratmaya iten konulardan bir tanesi de bu, kullandığımız her 10 şeyden neredeyse 9′u Çin’de çok ucuz iş gücü ve malzeme kullanılarak yapılıyor. Ben ise üretimi mümkün olduğunca yerel tutmamız gerektiği görüşündeyim. Bu yüzden çantalar Türkiye’de, çalışma şartları insanca ortamlarda üretiliyor. Kullandığımız malzeme pamuklu kumaş, fermuar ve boyada ise çevreye zararlı olmayanları seçiyoruz. Böylelikle ürünler hem dünyaya hem de hassas ciltlere/çocuklara zararsız olmuş oluyor.

Kişilere ya da firmalara özel tasarımlar yapıyor musun?

Evet, yapıyorum. Klick the case’in rengarenk çantalarının yani sıra, aynı mantalite ile benzer ürünler de tasarlıyoruz. Örneğin Amerika’da mezun olduğun okul olan Binghamton University özel serisi çıkartmak üzereyiz. Bunun dışında farklı şirketlerden talep aldık, çalışanlarına şirketin logosu ya da özel bir anısı olan bu çantalardan hediye etmek istiyorlar. Klick the case olarak, biz de bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşünüyoruz ve seve seve elimizden geleni yapıyoruz.
Daha çok sayıda üretimi gerektiren bu taleplerin yani sıra kişilerden de özelleştirilmiş çanta talepleri aldığımız oluyor. Özel bir renk ya da desen istenebiliyor örneğin, bu konuda da elimizden geldiğince hizmet vermeye çalışıyoruz.


Peki kişiler kendi tasarımlarını yapabiliyor mu?

Kişiler kendi tasarımlarını yapabiliyor mu derken, çantanın üzerine yapılacak baskıya karar verebiliyorlar mi diye soruyor isen cevap henüz hayır. Yani bize bu fotoğrafı çantaya başar mısınız diye gelen talepleri karşılayamıyoruz. Bunun için başka bir altyapı gerekiyor çünkü, hazırlık aşamasındayız. Ama onun dışında kalan renk, ölçü gibi özelleştirmeleri yapabiliyoruz.
İsteyen kişinin bizimle iletişime geçmesi yeterli oluyor.

Sadece iPad kılıfları mı tasarlıyorsun?

Hayır, Klick the case sadece bir iPad kılıfı markası değil. 13-15 ve 17 inch laptopların yanı sıra 11 ve 12 inch laptoplar yani netbooklar ve iPad gibi tabletler için ve ayrıca Kindle gibi e-readerlar için de çantalarımız mevcut.

Tasarımlarının fiyat aralıkları nasıl? Tasarımlarını nereden satın alabiliriz?

Klick’in satış kanalları çeşitlilik gösteriyor. İlk önce klickthecase.com‘dan online satışımız başladı ve halen de devam ediyor. Burada çanta fiyatları $29.95 ve $34.95 olarak ikiye ayrılıyor.
Kendi sitemiz dışında ise farklı noktalarda da Klick çantalar satılıyor. San Francisco’da Mission’da Serendipity adlı butikten; ayrıca İstanbul’da Milk Design Gallery‘de satın almak mümkün. Çok yakında İstanbul’da Bilstore mağazalarında da satılmaya başlanmış olacak.

Satış kanallarımızı artırırken tabi ki Klick’in felsefesine uygun olmalarına önem gösteriyoruz. Bu yüzden butik ve konsept mağazalarını tercih ediyoruz.

Peki gelelim en çok öğrenmek istediğim detaylara, tasarımlarını Amerika’ya taşıma fikri nereden çıktı?

New York’dan İstanbul’a ailemle çalışmak için dönerken zaten Amerika defterini tamamen kapatmış değildim. Ancak Türkiye ile bağımı koparmak da istemiyordum. O açıdan İstanbul’a gidip oradaki iş hayatının işleyişini öğrenip ne şekilde bu iki ülkede iş yapma isteğimi bir araya getirebilirim diye düşündüm. California’yı seçmiş olmam ise bir tesadüf değil. En büyük etken özel sebepler ama bunu destekleyen başka faktörler de var tabi ki. California, özellikle de San Francisco yaşayan insanların bilincinin ve yaşam kalitesinin çok gelişmiş olduğu bir yer. Teknoloji dünyasının da kalbi. En çok bilgisayarı, iPadi olan insan burada. Üstelik de kişiselleştirilmiş tasarım, çevreye duyarlılık, insan emeğine saygı gibi unsurlara da çok dikkat ediyor buradaki müşteri kitlesi. O yüzden başlangıç noktalarımdan biri olarak San Francisco’yu seçtim.


İleriye dönük ne gibi planların var?

İleriye dönük bir sürü planım var. Zannediyorum beni bir şeyler yapmaya iten de bu planlar ve heyecan. Bunun da son günlerdeki moda tabiri girişimcilik galiba işte, bilemiyorum.
Hmm, kısaca sıralarsak, Klick the case’i tabi ki köklü bir marka haline getirmeyi istiyorum. Bir şeylere başlamak, bir adım atmak önemli ama bunu nasıl devam ettirdiğimiz de aynı ölçüde önemli bence. Klick’in yola çıktığı prensiplere önem veren, bu bilinçteki müşterilerimizi çoğaltmak ve sadece Amerika – Türkiye pazarında değil başka ülkelerde de faaliyet göstermek istiyorum.

Bunun dışında her zaman aklımda çocuk giyimi ile ilgili bir şey yapmak var. Ailemin temelini atmış olduğu şirketi bir adım öteye taşımak ve bir organik çocuk tekstili markası oluşturmak bir sonraki hedefim. Kariyer anlamında bu ikisini öncelikli olarak sayabilirim, diğer alanlarda da var tabi ki ama buraya yazmaya yer yok sanıyorum. =)

Seni nerelerden takip edebiliriz?

Klick the case’in websitesinde yeni ürünleri, yenilikleri ve iletişim bilgilerimizi bulmak mümkün.
Bunun dışında elbette Facebook ve Twitter‘dan da takip edebilirler.

Bana ulaşmak için ise melis@klickthecase.com’a email atmanız yeterli.

Son olarak eklemek istediklerin var mı?

Dünyanın iyi tasarım ile daha güzel bir yer olacağına inanıyorum. Sadece bir nesne tasarımını değil elbette, düşünce ve hayal tasarımını da kastediyorum. Önce bir şey hayal etmek, sonra üzerinde detaylıca düşünmek, yani tasarlamak sonra da uygulamak gerekiyor. İnsanlar istedikleri her şeyi başarabilirler yeterince hayal kurarak ve bunun için çok çalışarak. Onun için de hayat denemeye değer.

Çok teşekkürler, Reyhancım yeniden.

Asıl ben teşekkür ederim Meliscim,  inanıyorum ki, girişim hikayen kariyer planları yapan bir çok arkadaşıma ışık tutacaktır. Sana projelerinde bol şans diliyorum. Tebrikler!

Hediyen için ayrıca teşekkür ederim, çok naziksin. :)

1 Comment

Hemen Yorum Yapın