If you want something, go get it… Find a way and just go!

will-smith-jaden-smith-the-pursuit-of-happyness

Geçenlerde en sevdiğim filmin en sevdiğim repliğini Ismail Haznedar paylaşmış. işte o filmin o sahnesini en yakın arkadaşımla filmin çekildiği şehir olan San Francisco’da yaşadık.

‎”Bir daha kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme, benim bile. Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın (onu korumalısın) . İnsanlar, kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söylerler. Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma; git ve al, o kadar …” Pursuit of Happiness

Will Simith’in başrolünü aldığı film San Francisco’da geçiyor. Filmin adı Pursuit of Happiness
Film tamamen gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Blogumdan aşina olduğunuz başarı hikayeleri gibi bir hikaye. Mutlaka izleyin. Gecelim bizim hikayemize…

What a brave girl! Bu cümleyi Amerika’da tanıştığım insanlardan çok duydum. Herkes nasıl Amerika’ya geldiğimi ve şuan neler yaptığımı duyduğunda bu cümleyi kuruyorlar. Gerçekten cesur olduğumu bir başkasının hayatini değiştirdiğimde anladım!

Arkadaşım June, 6 sene önce Kore’den Amerika’ya geliyor. Üniversiteden hali hazırda mezun olan arkadaşım Las Vegas’ta otel yönetimi bölümünde ikinci üniversitesini okuyor. Daha sonra Berkley’de pazarlama eğitimi alıyor. Hayatının son 2 yılını Amerika’da iş bulmak için çabalıyor. Tabii bu süre zarfında Amerika’da kalabilmek için dil okulunda vizesini devam ettiriyor. Arkadaşım June, sürekli iş görüşmelerine gidiyor fakat vize sorunu yüzünden olumsuz yanıt alıyor. 2 sene bu şekilde geçiyor…

Ona bir gün neden Amerika diye sordum? Avrupa’ya git dedim… Hatta İstanbul’u bile önerdim. Başka ülkelerde şansını dene dedim… Egitimlisin! Zekisin! Amerika’da ekonomik kriz ve işsizlik var. Hiç bir şirket senin vizen için kolay kolay sponsor olmaz. Senden daha az masraflı aynı işi yapabilecek binlerce kişi var dedim… Bir şeyi istemek harika ama başka yollar dene ona ulaşmak için…

Eğer hedefine direk gidemiyorsan arada kestirme yollar yarat… Ve hayalini hiç bırakma!

Ben de aynısını yaptım. Nasıl mı?

Amerika’ya aupair olarak geldim. Çünkü gelmek istediğim yol çok pahalıydı… Programa kayıt oldum. Ben de Silikon Vadisi’nden bir aile çıkana kadar bekledim. Başka şehirlerden 1 çocuklu aileler çıktı ama kabul etmedim. Amacım Silikon Vadisi’ne gelmekti. Bir aile çıktı hem de tam istediğim gibi. Ailenin babası çok ünlü bir melek yatırımcı çıktı. Fakat koca bir sorun vardı! Ailenin 4 çocuğu vardı. Bir de yeğenleri onlarda kalıyordu. 5 çocuk. Program gereği gündüzleri çocuklara bakıp, onları okula vs. götürüp, besleyip, derslerine yardim edip akşamları da okula gidecektim. Kalacak yer, araba ve okul parasını bu şekilde kazanacaktım. Bu durumda kimseye yük olmadan okul ve yaşam masraflarımı karşılayacaktım. Ok dedim. Eğer ayda 3-4 bin dolar kendimi okutacak param yoksa ben de bu yolla giderim dedim. Çok zor şartlarda gündüzleri çalışıp geceleri okula gittim.

Hafta sonları sosyal çevremi genişlettim. Sürekli workshoplara ve seminerlere katildim. Vadideki etkinliklere katıldım. Ve koca bir sene bu şekilde geçti. Benimle aupair programıyla gelen bir çok kız arkadaş 6. aylarında tek çocuk bakmalarına rağmen dayanmayıp geri döndüler. Geri dönmeyenler ise hala vizelerini korumak için restorantta vs çalışmaya devam ettiler. Hala da ediyorlar… Ben azim ettim ve Türkiye’ye dönmedim. Evinde kaldığım ailenin çocuklarının tüm sorumluğunu aldım. Anne ve baba sürekli başka şehirlere ve ülkere seyahat ediyorlardı. Bazen günde çalışmam gereken saatten fazlasını çalışıyordum ve okula gec kaliyordum. Geceleri sırtımın ağrısından uyuyamıyordum… Hatta kimi zaman geceleri çok ağladığım oldu. Bir kac ay oncesinden yurt disina sirket toplantisi icin gönderilmiştim. Sonra da evde desperate housewife gibi çocukların pesinde koşturuyordum. Turkiye’de yaptığım kariyer ve yaşamın yanında bu yaptıklarım beni hem yoruyor hem de azimlendiriyordu. Çok kez kendime ne olursa olsun dönmeyeceğim dedim.

Programımı başarı ile tamamladım ve daha sonra Amerika’da vizemi değiştirerek kaldım. Sonra tam zamanlı okul ve iş derken 2 sene sonunda Amerika’da şirketimizi ortağım ile kurdum. Tabi bu arada yine çok zorluklar yaşadım. Vize için okula gitmem gerekiyor aynı zamanda yaşamak için bir şirkette çalışmam gerekiyordu. Geceleri de şimdiki sirketim olan Fırsat Bu Fırsat için çalışıyordum. Okul, iş ve Fırsat Bu Fırsat! Arada hem dergiye aylık olarak yazı gönderip hem de Webrazzi’ye yazıyordum. Neyseki ilk 1 sene zor da olsa bana hayatımın dersini verdi. Şimdi tamamem yine kendi ekonomik özgürlüğü olan milyon dolarlık bir şirketin parçası olan biri haline geldim. Silikon Vadisi’nde Türkler arasında Türkiye ile bir köprü olmayı başardım. Şimdi başka projeler ile kariyerimi yükseltmeyi planlıyorum. Kariyerime bir senelik vermiş olduğum bir ara ile şimdi kendimi 5 sene atlamış görüyorum. Ve iyi ki de yapmışım diyorum.

 

June ile son yemegimizden @San Francisco

Gecelim arkadaşım June konuşmamdan etkilenip neler yapmıs?

O yaz Türkiye ofisimizi açmak için Türkiye’ye döndüm. 4 ay sonra Amerika’ya geldiğimde arkadaşımın çok büyük bir otel zincirinden iş teklifi aldığını öğrendim… Bizim kız dediğimi yapmış ve büyük bir otel zincirinin global sayfasına CV’sini göndermiş. Arkadaşıma Abu dhabi’den (Arap Emirlikleri) 5 yıldızlı bir otelin yönetimi için iş teklifi gelmiş. Otel ev kirasından özel sağlık sigortasına kadar herşeyi karşılıyor. Ve bir sene içerisinde eğer isterse aynı otelin başka ülkedeki birimine geçiş yapabiliyor. Bu rüya gibi teklifi sonunda kabul etti.

6 senedir iş bulma hayaliyle kaldığı bir ülkeden hiç bilmediği bir ülkeye gidecekti. Ne dillerini biliyor ne de kültürlerine aşina… June bir hafta içinde eşyalarını ve arabasını sattı ve gitti…

Gitmeden bir gün önce beraber yemek yedik. Canım arkadaşım bu kararı alırken benim hikayemden etkilendiğini söyledi. Sen yaptın ben de yapacağım dedi… Ben de ona hep bana dedikleri gibi What a brave girl! dedim. :)

Buarada bu konuşmalar bahsi geçen filmin çekildiği San Francisco’da geçiyor…

Gördüğünüz gibi hayatımızda bazı geçişler o kadar kolay olmuyor. Ben burada eğitim almak için bir sene hayal etmediğim bir iş yaptım ve okula gittim. Aradan yıllar geçti… Artık buralı oldum :) Hikayesini paylaştığım geçiş yılı bana hiç bir okulun hiç bir yaşam koçunun veremeyeceği dersleri verdi. Aynı şekile arkadaşımın Amerika’ya tekrar dönmesi için başka bir ülkeye gitmesi gibi…

Eğer hedefine direk gidemiyorsan arada kestirme yollar yarat… Ve hayalini hiç bırakma!

Amerika’daki yaşamımın diğer ayrıntılarını ve benim ilham kaynağım olan Oğuz Arslan’dan bir sonraki yazımda uzun uzun bahsedegim. Şimdilik bu kadar…

01/07/2011
San Francisco
05.45 am


17 Yorum

  • Ocak 7, 2012

    Müge TATLISERT

    What a brave girl! :)

    Reyhancığım öncelikle çok keyilfi ve bir solukta okunan bir yazı olmuş, teşekkürler.

    Bu aralar elini sallasan girişimciye değiyor. Daha önceki yazılarında da yazdığın gibi insanlar konferanslara giderek, başarı hikeyeleri dinleyerek girişmci olunuyor sanıyorlar. İnsanların bir takım şeyleri deneyimlemeden yola çıkmaları kaçınılmaz olanla son buluyor, çoğunlukla. Her biri için buna benzer etaplardan geçmelerini anlatmak gerek, girişimciliği anlatmak yerine.

    Azmini ve kuvvetli iradeni tebrik ediyorum, bu yazı ile birlikte yanlış yolda ve gazla çok yakından baktıkları tablolara biraz daha uzak mesafeden bakacak gençler olacağını umut etmek istiyorum.

    Sevgiler,

    Müge

  • Ocak 7, 2012

    gabriela olaru

    Sevgili Kezban paris’te :)

    bir dönem boyuncva, tüm öğrencilerime senin hikayeni gururla anlattım. Onlara örnek oldun, projeni gururla anlattım. reyhanın bana sözü var teknesiyle gezdirecek diye de ekledim:) Çünkü biliyorum ki teknen olacak ve dünya turuna çıkacaksın:)
    Seni tanımış olmak benim için çok ama çok güzel bir fırsat…
    İngiliterede veya başka bir ülkede yaşayabilir miyim sorusunun “neden olmasın” cevabının canlı örneğisin.
    Ve seni çok seviyorum :)
    İyi ki varsın Vadideki Reyhan

  • Ocak 7, 2012

    Berat

    Hocam yazınız, tabiri yerindeyse bana gaz veriyor.VE sizi tanımakdan çok mutlu oluyor, gurur duyuyorum.Bize ışık oluyorsunuz.Teşekkürler…

    Berat BALKI

  • [...] ileIf you want something, go get it… Find a way and just go! | Vadideki Reyhan. Share this:EmailPrintLike this:BeğenBe the first to like this post. [...]

  • Ocak 8, 2012

    ipek

    Bende yurtdışında okumuş biri olarak yazıyorum, harika bir iş başarmışsınız. Yaşamayan bilmez:))

  • Ocak 9, 2012

    reyhancepik

    Merhaba Ipek, beni anladigin icin tesekkur ederim. Sen neler yaptin duymak isterim…

  • Ocak 9, 2012

    reyhancepik

    Tesekkur ederim Beratcim. Umarim sen de hayal ettiklerine benden daha kolay sahip olursun. :)

  • Ocak 9, 2012

    reyhancepik

    Gabicim, bu Kezban Paris’te eprsini gecenlerde yaptim. Arkadaslar cok guldu :) Guzel sozlerin icin tesekkur ederim. Tum sinifa sozum var gelince kahve icecegiz. Umarim o zamana kadar anlatacak daha guzel seylerim olur :) Ayrica tabii ki baska bir yerde yasabilirsin neden olmasin? Belki zor olur belki kolay ama sonunda elde ettigin sey seni cok tatmin edecek inan bana. Ben de seni cok seviyorum iyi ki arkadasimsin.

  • Ocak 9, 2012

    reyhancepik

    Mugecim, senin icinde What a brave girl! diyebilirim. Yeni girisimini ve seni cok destekliyorum. Senin de basari hikayenin baska kadin girismcilere feyz vereceginden eminim. Seninle yaptigim uzun konusmalardan bunu o kadar iyi gorebiliyorum ki… Benim gibi elini tasa altina koyan kadin girisimcileri gorunce cok mutlu oluyorum. Bana ilham veriyorsun. Tesekkurler. Go get them tiger :)

  • Ocak 11, 2012

    isimsiz kahraman olmayan insan.

    Gercek basarinin, (ki ben senin icin daha firsatbufirsati basari olarak gormuyorum lutfen yanlis anlama, potansiyelini goz onunde bulundurunca soyluyorum bunu) nasil bir yoldan gectigini, nasil sartlarda var oldugunu, hic basarinin gercekte kolay elde edilmedigini, baskalarinin yardimi yerine; gercek ve kucuk ama uzun adimlarla bir yere gelindiginin cok guzel bir ornegi.

    Amerikalar’da torpil referans mektuplariyla okumus, garip yollarla basarili olmus(!), patron torunlarina ve onlarin PR’cilarina tokat gibi cevap olan guzel bir hikaye.

    Basarilarinin devamli olmasi dilegiyle..

  • Ocak 28, 2012

    Mustafa AVCI

    Sizin durumunuz gercekten genc arkadaslarımiz için cok somut bir ornek olmuş Reyhan hnm. Egolarımızı, diplomalarımızı bir kenara bırakıp, yapılması gerekeni yapılması gereken zaman da istemesekte yapabilmek en büyük yetenek ve basarı sebebidir bencede. Benzer süreçlerden gecmis biri olarak bir yılda bes, on yil ileri gidebiliriz gercekten, sıkın disinizi yeter ki :)

  • [...] benim hayatıma dokunan bir blog adresi vereyim: Vadideki Reyhan ve işte bu yazısı. Okumalısınız. Eminim size de çok iyi [...]

  • Mart 6, 2012

    muhasebe

    Teşekkürler, güzel bir yazı olmuş. Çok çalışmadan bir başarıya ulaşmak gerçekten çok zor.

  • Mart 11, 2012

    Ufuk Tarhan

    Reyhan’cığım bu harrrikkkaaaa öyküyü sindire sindire ancak şimdiokuyabildim. Paylaştığın için ne kadar teşekkür etsek azdır. Anlatmak, anlamak istediğimiz her şey var içinde. Balzac demiş ki; “insanın sahip olduğu kudret, zaman ile sabrın bileşiminden başka bir şey değildir!” Sen tam bunu anlatıyorsun işte. Hedefini koy ve yılmadan, çok çalış… Bu arada o filmi ben de “diplomaya gerek yok!” diye yazmıştım; http://www.m-gen.biz/detay.asp?id=347 Kalp-Kalbe, Beyin-Beyine karşı galiba:))) Çok öpüyorum seni.

  • [...] Başta kendim olmak üzere bu hikayenin bir çok kadına ilham vermesi umuduyla. [...]

  • Mart 14, 2014

    mehmet savaş

    Açıkçası belki de yaşadıklarınızdan çok yazdığınız konusunda sizi takdir ettim. Birçok genç kızımıza örnek ve ilham olursunuz umarım. Hatta belki de bu konuda da sosyal sorumluluk adına birşeyler yapmayı düşünmelisiniz? sevgiler.

  • Mayıs 8, 2015

    Fatma Özçelik

    Merhabalar Reyhan,

    beni gerçekten etkiledin. Seni tebrik ediyorum. İnternette tarama yaparken senin sitene takılıp kaldım. Bu gerçekten mükemmel bir tesadüf. 3-4 gündür fırsat buldukça soluksuz, senin yazılarını okumaya çalışıyorum. İyi ki de seni buldum. Eğer sen de bırakıp gelmiş olsaydın şu anda Türkiye’de malum bir şirkette çalışıyor olacaktın. Herkes gibi… Şimdi ise kendini globalleştirdin. Seninle hem Türk olduğun hem de kadın olduğun için gurur duyuyorum. Çoğu erkeğin bile cesaret edemediğini başardın. Ben de yurt dışına gitmeyi, san francisco’da yaşamayı, silikon vadisinde çalışmayı gönülden istiyorum. Senin gittiğin yolları deneyeceğim. Tecrübelerinden ve tavsiyelerinden faydalanmak isterim. Lütfen bana bir önerin olursa mail at. Hayatında başarılar diliyorum. Hoşçakal.

Hemen Yorum Yapın