Acele Etme: Hemen girişimci olmak zorunda değilsin!

Ortamda öyle bir girişmcilik havası var ki girişimci olmamak korkarım ki ayıplanacak… Her yerde seminerler, konferanslar, şişirilmiş başarı hikayeleri, girişimcilik kitapları vs… Kötü olduğunu savunmuyorum aksine ben de çok feyz alıyorum. Peki herkes girişimci olmak zorunda mı? Ya da şöyle dersem daha doğru olacak… Herkes ilk adım olarak kendi şirketini açmak zorunda mı? Kimse bilgi ve birikimin öneminden bahsetmiyor.

Konuyu biraz daha açacağım… Üniversiteden yeni mezun olmuş bir çok arkadaş daha doğru düzgün bir yerde staj bile yapmadan girişimcilik yarışına soyunuyorlar. Bilgi, birikim ve deneyim olmadığı zaman da başarısızlıklar erken boy gösteriyor. Başarısızlık kötü bir dey değil elbet fakat kör kuyuya atlamak, var olan iç dinamiğin sebepsiz yere tükenmesi çokta güzel bir deneyim değil.

Benim Türkiye’deki ekosistemde gördüğüm kadarıyla gençler iş kurmayacaklarsa eğer, büyük şirketlere başvurularda bulunuyorlar.

Girişimci olmak isteyen gençlere önerim:

Kurumsal Firmalar: HAYıR!

Hiç birşey bilmeden kurumsal bir firmaya girdiğinizde o kalabalıkta ancak kurumsal olmayı ve kurallara uymayı öğrenirsiniz. Risk alma ya da potansiyelinizi gösterebilme şansınız çok az olacaktır. Siz, sizden önce varolmuş bir işin parçası olacaksınız. Kendinizi göstermek için zaman harcayacaksınız. içiniz kıpır kıpırken bu yavaşlık belki de sizi başarısızlığa itecek…

Startup: EVET

Bir startupa girerseniz eğer, sahip olduğunuz girişimci ruh ile çok şey öğrenebilirsiniz.
inanın küçük ekiplerle çalışmak geniş mühendis kadrolu işlerden çok daha verimlidir. Küçük ekibin içinde bulunmak, o projenin tüm adımlarını yakından görmek demek. Kaygıların, sıkıntıların, başarıların, başarısızlıkların ve keşfetmelerin içinde olacağınız bir takımın içinde olacaksınız. Bir gün geldiğinde geriye dönüp baktığınızda bir şirketin yaşayacağı tüm evrelere şahit olmuş olacaksınız. Ve zamanı geldiğini hissettiğinizde kendi işinize başlayacaksınız. Riskleri ve olabilecek bir çok şeyi atlatmış ve onların nasıl üstesinden geleceğinizi bilmiş olarak bir girişime başlayacaksınız. Böylece rakiplerinizden 1-0 önde olacaksınız. Kurumsal bir şirkette sadece çalışansanız ilgili bölümün problemlerini çözüyor olacaksınız. Ama küçük bir şirkette maddi manevi bir çok olay ortada olacak ve gözünüzün önünde gelişecek. Belki de çözümün bir parçası olacaksınız.

Türkiye’de ve dünyada gördüğünüz gibi daha okuldan mezun olmadan kendi girişimlerini başlatıp büyük başarılar elde eden girişimciler var. Hatta daha önce hikayelerini paylaştığım 8-9 yaşında uygulama geliştiriciler de var.

Malcolm Gladwell’in Çizginin Dışındakiler kitabında olduğu gibi başarı bazen sizi aşan birşey… Bu sizin nerede, nasıl doğduğunuza ya da nasıl bir aileden geldiğinize göre değişir. Ben hiç bir zaman kendimi Malcolm Gladwell’in tarif ettiği gibi özel hissetmedim. Bu yüzden, şirketin büyüklüğüne ve maaşına bakmadan, sırf öğrenmek amaçlı bir çok işte çalıştım. Kendi girişimimden önce, başkalarının girişimcilik başarılarından ve başarısızlıklarından faydalandım. Unutmayın aptallar kendi deneyimlerinden akıllılar başkalarının deneyimlerinden faydalanırlar…

14 Yorum

  • Aralık 15, 2011

    Arman Eker

    Çok güzel bir yazı olmuş. Eline sağlık. Dediklerine kesinlikle katılıyorum. Bir startup kurmadan önce bir startup’ta çalışmak insana çok şey katabilir. Sonrasında kendi hayellerini gerçekleştirmek için, edindiğin bilgi ve deneyim ile, kendi yolunda ilerleyebilirsin.

    Arman

  • Aralık 15, 2011

    Korhan

    çok güzel bir yazı olmuş..
    eski bir kurumsal şirket çalışanı olarak şunu söyleyebilirim ki kurumsal şirketler çalışanların sahip olduğu tüm yetenekleri öldürüyor..
    sadece ‘şanslı’ bir kaç kişi yükselme yoluna giriyor ve en az 10 sene sonra bir yerlere gelmiş oluyor..

    kurumsallık, tepe yöneticilerinin koltuklarını sağlama almak için geliştirdiği ve aşağıdan gelenlerin işini zorlaştıran bir sistemdir bana göre ;)

  • Aralık 15, 2011

    Deniz Aslı Soykurum Çetin

    Merhaba,

    Girişimci olmadan önce, hem kurumsal şirkette hem de start-up’da çalışmış biri olarak yorum yazmadan geçemedim.

    İster kurumsal, ister start-up olsun, bağlı olarak çalışacağınız kişi çok önemli. İşe girerken, bilgisini esirgemeyen, mentorluk yapmaya hevesli yöneticileri, teknik adamları tercih edin. Bu kişiler özeldir, çok fazla yoktur. Onları bulup beraber çalışabildiğiniz takdirde, işin doğasına ilişkin çok fazla şey öğrenme şansınız olur.

    Eğer küçük bir şirkette, start-up çalışırsanız, bir şirketin nasıl yönetilmesi ve yönetilmemesi gerektiğini öğrenirsiniz.

    Kurumsal şirkette çalışırsanız, kurumsal şirket mantığını öğrenirsiniz. Sonradan girişimci olduğunuzda o yavaşlık, o iç dinamikler size onlarla iş yaparken dikkat etmeniz gereken noktaları gösterir.

    Kurumsal şirketlerde genelde çok iyi CEOlar olur. Start-uplarda girişimcinin kendisi CEO’dur genelde, iyisiyle kötüsüyle. Start-up yöneticilerini izlerseniz enerji, vizyon, hayal gücü nedir görürsünüz. Kurumsal CEO’lardan iletişimi öğrenirsiniz. Konuşmayı, etkili toplantı yönetimini. Kurumsal CEO’lar genelde çok iyi eğitim almış insanlardan seçilirler. Onları izleyerek, duygusal denge nedir öğrenebilirsiniz.

    Özetle, nerede işe başladığınızdan çok, beraber çalışacağınız ekibe, bağlı olacağınız yöneticiye dikkat etmenizi öneririm. Kanınızda girişimcilik virüsü varsa, kurumsal da olsa geçici olduğunuzu bilmek sizin tahammül sınırınızı yükseltecektir. Temas ettiğiniz tüm uzmanları inceleyin, anlamaya çalışın.

    Sürekli öğrenmeye açık olmakta fayda var.

    Sevgiler, çok güzel bir yazı olmuş.

    deniz

  • Aralık 15, 2011

    Göksel Güren

    Merhaba Reyhan Hanım,
    Peki başarılı olabileceğini düşündüğünüz şekilde işleyen girişimlerin, başlangıç ve gelişme süreçlerine dair detaylardan bahsettiğiniz bir yazınızı okuyabilmemiz mümkün mü?

  • Aralık 15, 2011

    reyhancepik

    Merhaba Denizcim,

    Yorumu cok begendim ve soylediklerine aynen katiliyorum. Hatta bu konuda konuk yazar olarak bir yazi yazmani rica ediyorum. Yorumun bile basli basina harika bir yazi olmus.

  • Aralık 15, 2011

    reyhancepik

    Merhaba Goksel,

    Aslinda orneklerle birlestirip boyle bir yazi yazilabilir. Tesekkur ederim onerin icin.

  • Aralık 16, 2011

    Duygu Kahraman

    Merhaba Reyhan Hanım;

    Yazınız çok güzel olmuş.Ama Deniz hanımın dediği de çok doğru.Kişinin yaşadığı ,çabaladığı hayatın sınırlarını görmesi, birilerinin, kendi düşündüğü şeylerden daha fazla birşey yaptığını bilmesi vizyonunu açacaktır diye düşünüyorum.Hiç kurumsal firmada çalışmamış biri büyük resimi görmekte zorlanabilir.Hiç küçük firmada çalışmamış biri de dinamik ve girişken yapısını kaybedebilir.Yaşadım gördüm.

  • Aralık 19, 2011

    Serkan KÖSE

    Tebrik ederim.. Çok faydalı bir yazı olmuş…

  • Aralık 19, 2011

    Deniz Aslı Soykurum Çetin

    Merhaba Reyhan,

    Seve seve misafirin olmak isterim:)

    Sevgilerimle,

    deniz

  • Aralık 29, 2011

    murat

    Deniz Hanım ve Reyhanım Merhabalar

    İki yazınızda okudum ikiside birbirinden güzel.Fakat şöyle bir detay var.En azından ben yaşıyorum.Üniversiteyi bitirdik ,staj yaptık,askere gittik derken bir bakmışız yaş 26 olmuş. Önümüzde 2 seçenek var. Ya bir işe girecez kurumsalşirkette veya start up şirkette ki bir şeyler öğrenelim belli bir iş ahlakı ve ve çevre oluşturalım.Hatta yapmış olduğumuz işteki eksiklikleri fark edip güzel bir iş modeli ile kendi start up’umızı yapalım derken yaş 30 evlilik vs. Derken iş kurulacak sermaye evliliğe gidiyor. Kaldı ki Eşinizide bir maceraya sürüklemek insanı tedirgin ediyor.Çünkü Omuz Omuza Bir Girişimcilik Savaşı vereceksiniz adeta.O yüzden girişimciliğin çocuk yaşlarda başlaması gerektiğini 18 – 20 yaşına geldiğimizde en azından bir kaç proje batırarak almış olduğumuz eğitimin hiç bir yerde alınamayacak kadar değerli bir eğtim olduğunu düşünüyorum.

  • Murat,

    Birbirinden farkli yollar var. Biz girisime evlendikten ve cocuk sahibi olduktan sonra basladik. 10 yildan fazla startup ve kurumsal sirketlerde calisarak kazandigim seyler oldu. belki kaybettigim seyler de olmustur. bu nasil bir is sahibi olmak istediginize, isin icerigine vb bakiyor. Benin cevremdeki girisimcilerin buyuk cogunlugu evli ve cocuklu. evli olmanin avantajlari saymakla bitmez. Bir Kere bir kisi calisip, evin gecimini saglarken diger es girisimle ugrasabiliyor. Destek daha fazla. gerci biz ikimiz de isin icindeyiz, hatta kizimiz bile icinde sayilir:)

    bu kadar girisimci lafi ettim AMA aslinda Ben girisimci diye bir meslek, girisimci diye bir insan turu olduguna inanmiyorum

  • Girişimci diye insan türü yok derken, şunu kastediyorum: Fikirler var, bir de o fikirleri hayata geçirecek bilgi, beceri, azim gibi özellikler var. Eğer doğru zamanda, doğru fikri, uygulamaya geçirebileceğinize inanıyorsanız durmamalısınız. Yaş, medeni hal, para puldan bağımsız olarak. Siz hazır olduğunuzda ihtiyacınız olan şeyler geliyor. Bu benim için bu şartlar 33 yaşında evli ve çocuğum 1 yaşındayken oluştu:). Sizin için 26ysa durmamalısınız bence.

    Sevgiler.

  • Haziran 9, 2012

    Gökhan

    Güzel bir yazı olmuş,farklı bir balkış açısı kazandırabilir insanlara.

  • Ağustos 4, 2012

    Hüseyin

    “Unutmayın aptallar kendi deneyimlerinden akıllılar başkalarının deneyimlerinden faydalanırlar…” buna katılmıyorum; kendi deneyimlerimizden faydalanmak daha yararlı olacağını düşünüyorum

Hemen Yorum Yapın